Yaşam

Depremzedelere karşı sabırlı, anlayışlı ve güven verici olun.

Deprem vesilesiyle gelen misafir öğrencilerle bağ kurmada öğretmen ve öğrencilere büyük görev düşüyor.

Depremzedelerin yansımaları anne-babalarının yanı sıra çevre, okul ve arkadaşlarının kaybı nedeniyle çok çeşitli olabilir. Öğrencilerin böyle bir felaketle baş edebilmeleri için duygusal olduğu kadar zihinsel olarak da güçlenmeleri gerekiyor. Öncelikle çocukların kaybettikleri güvenlik duygusunu, günlük yaşamlarını ve rutinlerini yeniden kazanabilmeleri için destekleyici ve paylaşımcı bir ortamın sağlanması gerektiğine dikkat çeken Hacettepe Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği Sorumlusu Mustafa Öztürk, öğretmenleri ve önceki Okuldaki öğrenciler misafir öğrencilere karşı sabırlı, anlayışlı ve sadık olmalıdır. ihtiyaç duyduklarını belirtir.

Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 10 ili etkileyen iki büyük depremin ardından okullara verilen 2 haftalık ek tatil bugün sona erdi. Deprem nedeniyle başka illerde misafir olacak depremzedeler hem depremin etkisi hem de yeni çevrenin etkisiyle gerginlik, kaygı, endişe ve kaygı yaşadıklarından, depremzedeleri misafir edecek öğretmen ve öğrenciler arasındaki iletişim Çok önemlidir. Deprem sonrası çocuklarla kurulacak bağlara ve bireylerin sağlıklarına dikkat çekmek amacıyla YouTube kanalı ve sosyal medya hesaplarında bilgilendirici yayınlara başlayan Sabri Ülker Vakfı, misafir öğrencilere davranış biçimlerine dikkat çekiyor. .

  “Rutinler devam ettirilirse veya yeni rutinler oluşturulursa çocuğun aidiyet duygusu pekişir”

Sabri Ülker Vakfı YouTube kanalına konuk olarak, Hacettepe Üniversitesi İngilizce Okutmanı Doç. Dr Mustafa Öztürk ,  Depremin ardından okullarda misafir öğrencilerle kurulması gereken iletişim konusunda değerli uyarılarda bulundu ve önerilerde bulundu.

Büyük bir yıkım ve kayıpla çaba harcayan, güven duygusunu yeniden kazanmaya çalışan çocuklar için en değerli şeyin rutinlerine geri dönmek olduğunu belirten Prof. Doç. Dr. Mustafa Öztürk, Bu süreçte çocuklar, özellikle okulun gerektirdiği kurallar, rutinler ve beklentiler başta olmak üzere, afet öncesi hayatın tamamen dışında hissedebilirler. Bunu kabul ederek, onları özlediğimizi ve okula döndüğünüz için ne kadar mutlu olduğunuzu tam olarak hissettirmeliyiz. Çocuk yepyeni bir okul ortamında ise ona yeni rutinler ve beklentiler oluşturmak gerekmesi normaldir. Okula döndüklerinde yapılacak en değerli şey, okuldan uzak kaldıkları veya yaşadıkları felaket nedeniyle okulu düşünmeye fırsat bulamamış çocuklarla ilgiyi yeniden tesis etmek ve yeni rutinler oluşturmaktır. Çocuklar gerçekten özlendiklerini bilirlerse okuldan soğumazlar ve okula aidiyet duyguları güçlenir.”söz konusu.

 

“Çocuklara Sosyalleşme İmkanı Sağlanmalı”

Çocukların okulda sosyalleşme imkanlarının arttırılmasının büyük değer taşıdığını belirten, Öztürk,  “Uzun süredir okuldan uzak kalan çocuğun okula döndüğünde akranları ile paylaşımları teneffüs veya öğle yemeği saatlerine sığmayacak kadar birikeceğinden, öğretmenlerin planlayacağı ücretsiz etkinlikler, günlük programı esneterek bu noktada işlevsel olacaktır. Etkinliklerin daha çok oyun ağırlıklı ve eğlenceli olması çocuklar için de faydalı olacaktır. Bu adımın devamı olarak programda veya ders planlarında yapılacak uyarlamalar, içerik yoğunluğunun hafifletilmesi, ders ve konu akışının yavaşlatılması, ödev yükünün azaltılması, odaklanma sorunu yaşayan çocukların öğrenme sürecinde ilerleme kaydetmelerini sağlayacaktır. .açıklama yaptı.

“Onları hayır faaliyetlerine dahil etmek öğrencilere bir amaç veriyor”

Başka bir eylem türünün de yardım faaliyetlerinde bulunmak olduğunu söyleyen. Öztürk,  “Bu iyileşme sürecinde çocuklarımızı hayır faaliyetlerine katılmaya teşvik etmek çok işlevsel bir adım olacaktır. Böylece çocukların kendilerini umutsuz ve çaresiz hissettikleri dönemde onlara bir amaç verilecek ve başarı duygusu kazanmaları sağlanacaktır. Bu topluluğun değerli üyeleri olduklarını hissettirmek için büyük ya da küçük herhangi bir gönüllü faaliyete katkıda bulunmak için motive olamayız.”ifadeleri kullandı.

“Beklentiler düşürülmeli”

Öğretmenlerin bu süreçte çocuklardan beklentilerini azaltması gerektiğini vurgulayan, Öztürk, “Çocukları eğitim beklentileri ve okul rutinleri ile meşgul etmek istediğimizde bu süreç onlara çok ödev vermek ya da çok soru çözmek şeklinde anlaşılmamalıdır. Çocuklara çok fazla sorumluluk ve çok fazla görev vermek onların gerilimini daha da artıracaktır.”dedi.

“Öğretmenler ruh sağlıklarına dikkat etmeli”

Öğretmenlerin ruh sağlıklarına da dikkat etmeleri gerektiğine dikkat çeken, Öztürk,  “Bir öğretmen olarak, temelde öğrencilerimizi ilk sıraya koymaya ve onlar için endişelenmeye hazırız. Bu profesyonel içgüdü, kriz durumlarında daha da güçlenecektir. Öğrencilerin yardımına koşarken kendimizi ihmal etmemeli, kendi ruh sağlığımıza dikkat etmeye özen göstermeliyiz. Kendi sağlığımızı sağladığımızda sınıflarımızda çocuklarımızın yardımına daha sağlıklı koşabiliriz. Unutulmamalıdır ki, öğretmenler bir felaketle sakince ve güvenle başa çıktıklarında öğrencilere uygun pekiştirmeyi sağlayabilirler.”ifadeleri kullandı.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu